12 Kasım 2018 Pazartesi

ARABAYLA BALTIKLAR-İSKANDİNAVYA derken BOSNA-HERSEK (2018) 3. BÖLÜM

Gezimizin Baltık Ülkelerini içeren 1. bölümü burada


Bu gezinin Finlandiya ve İskandinav ülkelerini anlattığımız 2. bölüm de  burada:)


ARABAYLA BOSNA-HERSEK


Daha önce Budapeşte'ye yol alırken Macar-Sırp sınırının kalabalığına girmek istemediğimizi,  tamamen farklı yeni bir rota çizerek tatilimize Bosna-Hersek'i de eklediğimizi anlatmıştım. 


Buradan da devam edelim:)





Tatabanya'yı geçince Mol İstasyonunda büyük bir restoran var. Orada gezinin en güzel gulaş çorbası geldi.




Tencere ile servis edildi. Bitiremedik (Toplam 20 €).

Restoranda günü de planladık. Bu gece Hırvatistan'ın Osijek kentinde kalacağız.

Bir dakika, kafam karıştı. Slovak sınırından Macaristan'a girdik. Macar-Hırvat sınırından geçeceğiz. Yarın da Bosna-Hersek'e gideceğiz. Şimdi oldu:)

Yollar artık oldukça tenha.

Yol üzerinde Mohaç var. Eşim orayı çocuklara göstermek istiyor.

Ama önce Mohaç Kasabasına uğrayacağız. Savaşın yapıldığı meydan da az ilerisinde.

Tuna Nehri kıyısında bir kasaba. Kasaba girişinde düğün konvoyuna denk geldik.




Şehir merkezinde çadır alanında bir eğlence vardı.




Kasabada bir de termal havuz var.





Panoramik turu tamamlayıp Mohaç Meydan Savaşı'nın yapıldığı alana gittik. Navigasyonda Satorheyl olarak bulduk.


Oraya park yapılmış. Mohaç Parkı olarak geçiyor.




Tabelalarda Osmanlı ordusunun karargah kurduğu yer olarak geçiyor. Savaştan ve sonuçtan bahseden olmamış:)






Az ileride sınır var. Sınır olduğu da anlaşılmıyor. Bir kasabanın içinde sıra vardı, biz de sıraya girdik.





Zaten tek binada hem Macaristan hem de Hırvatistan polisleri var.


Fakat Macar polisi bizi 25 dakika bekletti. Alınganlık yaptık, Türk plaka olmamıza yorduk.  Başka sebebi var mıydı, bilmiyorum.


Saat 19'da Osijek'teyiz. Osiyek okunuyor:)


Bu akşamki evimiz kocaman bir daire. Ve çamaşır makinası:)


Şehri gezmeyi ihmal etmedik tabi. Sakin bir yer. 





Merkezde açık bir restoran bulamayınca gençler Avenue Mall'ı tavsiye ettiler. 


Güzel bir restoranda güzel bir yemek yedik.



Kaşıkom:) 


Aynı AVMde bankamatikten 68 Dolar karşılığı Kuna çektik.


Kelimeler birbirine çok yakın:


Skola-School


Pakera-Bakery


Apoteka-Apotheke   


Gezdiğimiz tüm ülkelerde harf değişikliği olmuş sadece.


Bu arada İsveç'teki Müslümanlar bugün yağmur duasına çıkmış. Geçen hafta oralardaydık:) Gerçekten de çok sıcaktı.


23. Gün: Osijek-Saraybosna


Sabah kasabadaki İnterspor Markete gittik. Kahvaltılık bir şeyler aldık. Yakıt da alınca artık yola çıktık.






Böyle sakin yollardan sonra otoban başladı. Otobana 5,5 € ödedik.


Sınır Kruseviça Kasabasında.





Hırvat sınırından çabuk geçtik. Ama Bosna polisi turist olup olmadığımızı, nereye gittiğimizi sordu. Bu kadar sualle ilk defa karşılaşıyoruz. 


Artık Bosna-Hersek'teyiz. Karşımıza hemen Gazproma Benzin istasyonu çıktı. Oğlumun dediğine göre bu marka rallilere sponsor oluyormuş. 


Güzel bir de kafesi vardı. 

Buranın para birimi Bosna-Hersek Konvertibl Markı. Bu isim çok hoşumuza gitti. Seyahatin bu ayağında hep uzun uzun Bosna-Hersek Konvertibl Markı dedik.


Yakıt fiyatları hakkında bilgi vereyim. Az önce Hırvatistan'da dizel 1.35 € idi. Burada 1.10 €.


Bu arada tatile başlayalı da 9.000 km olmuş. Maşaallah.


Karşı yol daha kalabalık. Selektörle haberleşmeyi  burada da yapıyorlar.






İki uzun tünelden geçtik.






Tüm yol boyunca yağmur yağdı. Hava 23 derece.


Bazı noktalarda yolların kıvrımını navigasyonun ekranından görmek mümkün.






Ama genel anlamda sıkıntılı bir yol değil.


İlk durağımız Travnik. Eşim buralara gelmeden önce de vezirler şehri olarak bilinen Travnik'i çocukların gezmesini istediğini söylerdi. 


Bunun için Zenica'dan ayrıldık. Yolumuz sadece 40 km kadar uzayacak.


Bu şehirden tam 77 Osmanlı veziri yetişmiş. O yüzden vezirler şehri olarak biliniyor. 


Ayrıca Nobel ödüllü, Drina Köprüsünün yazarı İva Andriç de buralı. Bu gezimizin  sonunda bizi İva Andriç'le ilgili bir sürprizin beklediğini henüz bilmiyorduk.





Yukarıdaki köşeden itibaren eski şehir başlıyor. Sağlı sollu bir O çizerek gezmek mümkün. 


Ama araçlar o köşeye geldi mi, Travnikliler panikliyor. Hemen şoföre araçla girmenin yasak olduğunu, polislerin ceza yazmak için köşelerde beklediğini söylüyorlar. 


Hemen beride büyük bir park var. Cüzi bir paraya oraya bıraktık. Gezerken de köşelere saklanmış polisleri gördük.


Sağ tarafa doğru yürüyünce 18. yüzyılda yaptırılan Hacı Ali Bey Cami var.





Caminin hemen yanındaki saat kulesi de 18. yüzyıldan kalma.





Bu arada bir bankamatikten Bosna Hersek Konvertibl Markı çektik:)  Bir yandan da yemek yiyecek yer arıyoruz. Ama Pazar günü iş yerlerinin çoğu kapalı.


Bu sefer yukarıda bahsettiğim köşenin sol tarafını gezmeye başladık. Tripadvisorun işaret ettiği restoranlar kapalı (Tabi ki internet buldum) Bu arada Saraybosna'dan rezervasyon da yaptık.


Derken büyük bir kafenin karşısında küçük bir cevabici bulduk: Bosna Cevapcicisi. Tam da aradığımız yer.


Karadağ'da, Makedonya'da güzel cevabi köfteler yedik. Burada da beklentimiz yüksek.




Gelen köfte şahaneydi. Kaymakla servis edildi. 



Köftecinin sahibiyle sohbet ettik. Dedesi Türk Milli Takımında olimpiyatlara katılmış bir güreşçiymiş. 


Fikir versin diye mönüyü de şuraya bırakayım.





Yağmur öyle böyle değil, sağanak halinde yağıyor. Karşıdaki kafede oturup biraz yavaşlamasını bekledik.


Yavaşlamadı:)




Pazar günü böyle sakin.


Travnik'te 1600'lerde yapılmış Alaca Cami tadilattaydı.





Küçük bir de çarşısı var ama biz o yağmurda arabadan inmeye cesaret edemedik.




Arabayla mahallelerin olduğu tarafa geçtik. Çook eski bir köprüden geçtik.






Saraybosna için yeniden Zenica'ya geldik. Buradaki kavşaktan sonra otoban başladı (Ücreti 5,50 BM).


Saraybosna'ya girişte Umut Tüneli'nin önünden geçtik. 


Bookingten bir daire kiralamıştık. Caddeyi bulduk, binanın numarası yok. Bir kafeye oturup konumdan baktık, çok yakınız. Nihayet komşulardan birine arattırdık, ev sahibi geldi.


Yeni bir cadde olduğu için binalarda numara yokmuş. Allahtan ev yeni ve tertemiz. Bir gece daha rezervasyon yaptık:)


Oğlumla markete gidip (market kapalıydı, bakkal bulduk.) bergamut aromalı çay aldık. Çay demleyip tvde Boşnakça film izledik.


24. Gün:Saraybosna-Mostar



Bugün Mostar'a gidip döneceğiz. 


Yoldan aldığımız sıcacık böreklerle kahvaltı yaptık. Bu arada yol üzerindeki bir alışveriş merkezinde eşimin pek rahat ettiği spor ayakkabılarında indirim varmış. Uğrayıp 2 çift aldık.


Dün akşam geldiğin şehirde avm buldun. Peki. Giydiğin markanın mağazasını nasıl buldun? İndirimi nasıl gördün? Dilini nasıl çözdün? Ve bunu Mostar yoluna nasıl denk getirdin? Pes!


Az sonra otoban başladı. 2,5 BM ödedik. Bu arada Tomtom, 115 km'lik yolu 2 saatte gideceğimizi öngördü. Niye ki, diye konuşurken pat diye otoban bitti. 15 dakikalık otoban yapmışlar.


Tabi yol yağmurlu.





Yol üzerinde bolca Arapça tabelalar gördük. Özellikle satılık ev ilanları. 






Manzara şahane.





Mostar'ın kenarından geçip yola devam ettik. Önce Blagay Tekkesini ziyaret edeceğiz. Hemen 15 km ileride.


Görevlilerin yönlendirmesiyle geniş otoparka arabayı bıraktık. Ücretler oldukça makul. İnsanları sömürmek istememişler.


Birkaç adım yürüyünce hayal edemeyeceğimiz bir manzarayla karşılaştık.





Eşim, Balkanlara turla giden arkadaşlarımıza hep şunu önerdi: Tur sizi Mostar'a götürüp "serbest zaman" dediğinde atlayın bir taksiye Blagay Tekkesi'ni mutlaka görün.


Haklıymış.





Tekke hemen tepenin altına kurulmuş. 





Etrafta Arap turistler çoğunlukta. 


Sarı Saltuk'un türbesinin olduğuna inanılan çok sayıda yerlerden biri de Blagay Tekkesi.


Buna Nehrinin doğduğu yer burası. Nehrin sağında solunda restoranlar var. 


Biz de birine oturduk. Cevabi köfte yedik tabi. Pirinç pilavı da salçalı, bezelyeli ve baklalıydı.




Hava serin, doğa, tarih... Çok sevdiğimiz bir yer oldu burası.


Aynı yoldan Mostar'a geldik. Caddeye park ettirmediler. Ara sokaklardan birine arabayı bırakıp çarşının içine daldık.

Bu çarşı kısmı dar bir sokaktan oluşuyor.





Taşta yazan "Don't Forget" çok şey anlatıyor. 90'ların üzerinden çok geçmedi. Acılar çok taze.




Tabi bu köprünün yeni hali. 16. yüzyılda Mimar Sinan'ın öğrencisi tarafından yapılan bu köprü malum, 1993'te top atışlarıyla yıkılmıştı. Biz 1997'de yeniden inşasına başlamışız. Bunun için nehrin içinden orijinal taşlar vinçlerle çıkarılmış. 




Tabi Mostar Köprüsünden atlamak, yüzyıllardır süren bir gelenek.


İki genç atlamak üzere köprünün üzerine çıktı ama para veren olmayınca geri indiler.




Açıkcası o atmosferde kimsenin eğlenecek hali yoktu.


Artık dönüş yolculuğuna geçtik.  


Yol boyunca önümüzdeki araçtaki Araplar kesintisiz video çektiler. Hatta şehir içinde de aynı yöne doğru gittik. Onlar da Bijila Tabija'ya (Beyaz Tabya) geldiler. Kayıt hep sürdü.


Beyaz Tabya, Saraybosna Kalesinde bir nokta. Latin Köprüsünün yanından geçilip yukarı doğru kıvrılarak kalenin içinden gidiliyor. 


Manzara inanılmaz.




Güneşi burada batırıp Başçarşı'ya geçtik.


Dikkat! Kalenin çıkışında yol çok bozuk. Önümüzdeki araçlar ters yola girmeyi göze alıp yandaki yoldan çıktılar. Biz de öyle yapmak zorunda kaldık. 


Arabayı cadde üzerine park edip Sebilin olduğu noktadan Başçarşıya girdik.


Sebil 1700'lerde yapılmış.  Buradan su içenin tekrar Saraybosna'ya geleceğine inanılıyor. İçtik, göreceğiz:)





Akşam yemeğini Başçarşıda yiyip otele döndük.


Bugün Bosna Hersek'te iki idari yapı var: Bosna Hersek federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti. Ayrıca bir de özerk Brcko Bölgesi var. 


Bu anlamda Saraybosna'nın içi de bölünmüş. 





25. Gün:Saraybosna-Niş


Tarihleri not almıştım ama günleri bu yazıyı yazarken sayıyorum. Yoksa gezinin kaç gün sürdüğünü tam hesaplamamıştım.


Çıkış yapıp tatilin en ucuz dizelini alıp (1.06 €) şehir merkezine tekrar gittik. Kahvaltıyı orada yapacağız.


Önce Latin Köprüsü.




Avusturya-Macaristan Veliahtı Ferdinand'ın bir Sırp tarafından bu köprüde öldürülmesi, bunun da 1. Dünya Savaşı'nı başlatan kıvılcım olması, burayı önemli kılıyor. Yalnız burada bir şey öğreniyoruz: Bu suikastta Ferdinand'ın karısı Sofia da öldürülmüş.


Köprünün bulunduğu yerde Sarayova Müzesi de var.



Yeniden Başçarşıdayız.


Kahvaltı için çok popüler bir yer olan Sac adlı börekçiyi tercih ettik.


Ama aslına bakarsanız çok beğenmedik. Makedonya'nın her yerinde daha iyi börekler yemiştik.





Kahvaltının ardından Başçarşı'da bulunan Gazi Hüsrev Bey Camiini ziyaret ettik.



1530'da yapılan Caminin hemen karşısında kütüphanesi de var.




Çarşı her daim kalabalık. Uzak doğulu pek görmedik. Genelde Arap turistler var.



Tüm sokaklarını gezdik.





Artık yola çıkıyoruz. Ama ne mümkün. Zorunlu tek yönlerden dolayı navigasyon bizi kalenin içinden çıkarmaya çalıştı. Latin Köprüsü ile kale arasından biraz turladık.


Tabi navigasyonun tek azizliği bu olmadı. Niş yolunda kendimizi bir dağ yolunda bulduk.


Önce böyle güzel manzara eşliğinde gidiyorduk. Sonra yol daraldı. En sonunda kendimizi dağın zirvesinde bulduk.







Arada Bosna Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti'ne girdik, çıktık. Zirveden sonra da aşağı doğru indik:)


Sadece 38 km süren bu yol, meğerse Niş'e giden 2. alternatif uluslararası yolmuş. Aman dikkat! Yoldaki kalabalık azaldı mı, bilin ki navigasyon sizi alternatif yola yönlendirmiş. Buralarda navigasyon saçmalayabiliyor.


Nihayet Garajde'de normal trafiğe katılabildik. 


Bundan sonra yol bol tünelli.






Bu karanlık tünellerden 20 civarında geçtik.


Ve nihayet Vişegrad'dayız. 


Eşim bu şehri özellikle rotamıza eklemiş. Buralara gelip de Drina Köprüsü'nü görmemek olmaz.


Vişegrad şehri Macaristan'da da vardı. Orada Tuna Nehri akıyordu, burada Drina Nehri.






Sokullu Mehmet Paşa burada doğmuş. Sadrazamken Mimar Sinan'dan doğduğu yere bir köprü yapmasını istemiş. 


Daha şehre girişte köprü karşımıza çıktı.




1577'den beri ayakta.


Şehrin içinden geçip köprünün diğer ayağının olduğu noktaya park ettik.





Köprüden Vişegrad böyle görünüyor.








Köprüde yapımına dair bilgilerin olduğu kitabeler de yer alıyor.



Drina Köprüsü her iki dünya savaşında da zarar görmüş. 1992'de Boşnakların katledildiği çok acı olaylara da tanıklık etmiş. 


Bu köprünün tarihsel yolculuğunu anlatan İvo Andriç'in Drina Köprüsü adlı kitabı Vişegrad'da oldukça kıymetli. Her şey köprüye ve kitaba dair. 

Bu gezimizin başında Andriç'in doğduğu Travnik'i de gezdiğimizi hatırlatayım.


Bu kitabı okurken buraları göreceğim aklıma gelmezdi.


Biraz ileride yarımadaya kurulu Andricgrad var. Emir Kusturica'nın yeni yaptırdığı bir plato şehir!





İsmini Nobel ödüllü Andriç'ten alan taş kale, eski bir old town tarzında inşa edilmiş. Kusturica'nın bir filminde kullanacağı söyleniyor.





Sokullu Mehmet Paşa'nın heykelini böyle yapmışlar.


Böyle iç içe uzayıp giden bir yapı.






Devamı şöyle bir meydana açılıyor.






O da şuraya açılıyor.





Bir Ortodoks kilisesi, Nikole Tesla'nın ve İvo Andriç'in heykeli, bir de sinema var.


Girişteki restoranda cevabi köfte yiyip yola çıktık. 






Bosna Hersek ve Sırp gümrüğünden kolayca geçtik. Yalnız Sırplar 1 € çevre vergisi alıp makbuz kestiler. Diğer Sırp kapılarında böyle bir uygulama yoktu.


Niş'e girerken araba 10.000 km'yi gösteriyor.


Şehrin girişinde İstanbul Restorana girdik. Balkan turuna yeni başlayan bir grup vardı:) Otel rezervasyonunu burada yaptık.


26. Gün:Niş-Kapıkule

Otelimiz çok rahattı. İyi dinlendik. Oldukça da merkezi.


Hatta az ilerisi İstanbul Kapısı.




Geçen yıl gezdiğimiz yerleri tekrar görmek güzeldi.




Yola çıkmadan önce daha önce gittiğimiz Tempo Market'e uğradık. Burası hediyelikleri almak için çok uygun bir market. Nitekim turlar turistleri alışveriş için buraya getiriyorlar.





Market 24 saat açık. 


Öğlen yola çıktık. Otoban tamamlanmamış. Bir başlıyor, bir bitiyor:)


Sırp sınırını 1 saatte geçtik. Bulgar tarafı da 10 dakika sürdü.


Gazpromdaki görevli kadın vigneti pahalıya satmak istiyor, kabul etmeyen müşterilerle de kavga ediyordu. Biz de yanındaki Shellden 15 Levaya vignet alıp cama yapıştırdık. 


Sofya çevre yoluna girdiğimizden beri takip ediliyoruz:)


Gurbetçi olduğunu tahmin ettiğimiz bir araç, biz benzin istasyonuna girince de arkamızdan gelince emin olduk. 

Sofya çevre yolu gerçekten çok karışık. Bizim plakayı görüp bir de eşimin kavşaklarda tereddütsüz ilerlediğini fark edince takip etmeye karar vermişler. Kapıkule'ye kadar birlikte gittik. 


Kapıkule kalabalıktı. Duty Freeden son alışverişleri de yapıp devam ettik.



Bu gece Keşan'dayız...



Not:Güzergahı an itibariyle belirlediğimiz, hatta yeni rotalar eklediğimiz bir gezi oldu. Evimize geldiğimizde 11.429 km yol yapmıştık.


*Hiç görmediğimiz ülkelerde, hiç bilmediğimiz şehirlerde bizi gezdiren, otel bulan, gezilecek noktaları belirleyen, her boş anında harita çalışan sevgili eşime,


*İstediğimiz adresi navigasyona tanıtmanın bin bir yolunu bulan, karşımıza yol inşaatı çıksa dahi bizi diğer taraftan aynı noktaya çıkarmayı başaran, muhteşem fotoğraflar çeken oğluma,


*Bunca km boyunca anlattığı fıkralar, sorduğu bilmecelerle yolculuğumuzu şenlendiren, yoruldum demeden bize güler yüzüyle eşlik eden güzel kızıma


Ne kadar teşekkür etsem az...


Sırada neresi var ;)



-Gezimizin Baltık ülkelerini kapsayan başlangıç kısmı 1. Bölüm için buraya lütfen:)


-Finlandiya ve İskandinav ülkelerini kapsayan 2. Bölüm için de buraya:)

2 yorum:

  1. Merhaba gezen aile, yazanizi sonuna kadar satir satir buyuk keyifle her fotograf karesini inceleyerek okudum ,sanki bede sizinle gezdim elinize emeginize sağlık. Daha oncede yazdigim gibi yazilarinizdan ve tecrübelerinizden gectigimiz yaz yaptigimiz balkan gezisinde (yunanistan,makedonya,arnavutluk,karadag,birazcik sirbistan, birazcik hirvatistan)cok faydalandik,karadag var sirada demiştiniz yazmadiniz.daha onceki yazilarinizda butce yazmistiniz, sorsam ayip olmaz umarim. Bir sonraki yaz gezinizin fransa ispanya portekiz olabilecegini tahmin ediyorum ve merakla bekliyorum tabi euro ne olur hersey ona bagli.tesekkur ediyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Ersel Bey. Mesajınız için biz teşekkür ederiz. Haklısınız Karadağ yazısı hala bekliyor:) Bu tatilde çok hesap tutmadık. Biraz dağınık harcama yaptık. Nakit, kredi kartı, bankamatik. O yüzden kesin bir şey söyleyemem ama kabaca 4.000 € civarı diyebiliriz. Evet, gelecek yaz için gönlümüzden İspanya, Portekiz geçiyor. Bakalım:) Sevgiler...

      Sil