2 Ekim 2015 Cuma

KOS ADASI GEZİ NOTLARI


                                                 

Geçen sene Kurban bayramı için yer arayışı içindeyken  eşim birkaç güzergah önerisinde bulundu. "Adalardan ne alırsınız?" 

 

Biz Kos'u tercih ettik. Eşimin Booking'ten seçtiği, arabamız olmayacağı için merkezi, çocuklar için havuzlu oteller listesini kızıma verdik. Otellerin hepsini inceleyen kızım Angela Otel'de karar kıldığını bize tebliğ etti.


Tatile yol yorgunluğu ile başlamayalım diye bir gece Bodrum'da konaklama taraftarıyız. Bodrum için de Gümbet'te Paradise Apart Otel'den rezervasyon yaptırdık. Türkiye'de Bookingten ilk rezervasyonumuz.

 

Bodrum'a Nazilli, Bozdoğan yolundan gitmeye karar verdik. Maksat pide yemek. 

 

Mikado Pide, o cenahta pek meşhur. Vedat Milor gidip de çok beğenince biz de gidelim dedik. Adresi kolay, Hükümet caddesinde.  Ziraat Bankası'nın yanında kolayca bulduk. 

 

Kıymalı, kuşbaşılı, yumurtalı ve bir de kapalı pide sipariş ettik. Az sonra öğlen arası oldu ve kurumlardan çıkanlar salonu dolduruverdi. Ama yine de sipariş gecikmedi.




Pidelerin  üstüne birer parça kaymak konmuştu. 





Lezzet muhteşem, porsiyonlar büyüktü.


Yola devam. Yatağan civarında Kaplumbağa Terbiyecisi adlı eseriyle maruf Osman Hamdi Bey'in evi olduğuna dair tabelalar gördük ama başka sefere dedik. Zira hem yüzmek hem de feribot biletlerini halletmek istiyoruz.


Bozdoğan'dan sonra yol biraz virajlı. Ama manzarası şahane. Artık bu yoldan gelmeyiz. Ayrıca başka bir güzergah yapıp bir de Yenipazar'da pide yemeli, değil mi?


Bodrum'da bayram kalabalığı başlamamıştı. Oteli kolaylıkla bulduk.  Odalar da, havuz da gayet iyi. 




Gümbet Plajı da oldukça tenha. Yüzüp şöyle bir yorgunluğumuzu attık. Kuzey Egeci bir aile olarak Bodrum'a ilk gelişimiz. Her fani bir gün Bodrum'a gelecekmiş meğer:)      


Artık akşam oluyor. İstikamet liman. Ortalık burada da sakin ama araba çok. Park edecek yer bulabilmek için iki defa turlayıp bir yer altı otoparkına arabayı bıraktık. 


Limanda alışveriş tezgahlarını dolaştık. Bodrum Kalesi'ni gezmek istedik ama
kapalıymış. 


Limanın ucunda Yeşil Marmaris Lines acentasını bulduk. Yol boyunca hem Bodrum hem de Marmaris bürolarını defalarca aramıştım ama açan olmamıştı. 


Yarın sabah için 4 kişilik gidiş-dönüş bileti aldık. Sanırım 320 TL ödedik. Dönüş tarihimizi açık bıraktık. Duruma göre bakacağız.


Akşam yemeği için deniz kenarında bir pizzacı seçtik. Tat standart, gurup anlatılmazdı.


Artık otele dönme zamanı. Otoparka kadar yürüyüp otele döndük. Yarın için dinlenmek lazım.


Arabayı limanın otoparkına bıraktık. Liman girişinde bir veya iki günlük bir ödeme yaptık. Dönüşte üstünü tamamlayacağız.  

 

Arabayı şöyle ayak altı olmayan ama dönüşte de kolay çıkacağımız bir yere park ettik. 


Check-in kuyruğu bayağı uzamıştı. Hemen iş bölümü yaptık. Ben sıraya koşarken, eşim eşyaları (2 kabin ölçülerine uygun valiz, bir sırt çantası) ve çocukları getirecek.


Gişeden kişi başı 15 TL olan yurt dışı çıkış pulunu aldım. Görevli, pasaporta yapıştırmanıza gerek yok, dedi. Bir pasaportun arasına koydum. Artık hazırız.




Çıkış işlemlerini yaptırdık. Kalkış saati 9'da. Yolculuk 1 saat  sürdü. Kitap okuduk.

(Sol öndeki ile yolculuk yaptık.)



Yunan gümrüğünde AB pasaportlular pasaportu kimlik gibi gösterip geçerken biz Others'lar, kuyruğa girdik. Pasaportlar damgalandı, adaya giriş yaptık. Bir taksiye binip aslında yürüyüş mesafesinde olan otelimize gittik. 

 

Bodrum'da Angela Otel'den 2 günlük rezervasyon yaptırmıştık. Şoför oteli biliyormuş. Hemen vardık. 

 

İyi ki taksiyle gelmişiz çünkü otelin tabelası yoktu:) Şoförde bir ada fiyat listesi vardı. Nereden nereye ne kadar tutuyor, fiyatlar standart olarak belirlemişti.


 Görevli odamıza götürdü bizi. İngilizce konuşuyorduk. Odayı tanıtırken Türkçe konuştuğumuzu duyunca o da Türkçe konuşmaya başladı. Meğerse oralı Türklerdenmiş. 2 odalı, mutfaklı, havuza bakan odamızı pek beğendik. 


Yakından geldiğimiz için yorgunluk yok. Keşif ve yemek zamanı.


Limana çok yakınız, ada merkezindeyiz. Sırt çantamızı eşime yükleyip yürüyerek merkezi dolaşmaya çıktık.






Bizi geniş bir meydan karşıladı. Restoranlar, kapalı bir pazar ve Defterdar Camii. Alt katında dükkanlar olduğu için dik bir merdivenle camiiye çıkılıyor. 



Bir sokak arasındaki gyrosçuda karar kıldık. Tavuklu sipariş ettik. İçinde tavuk döner, patates kızartması, soğan, marul ve sos olarak da cacığa benzer yoğurtlu bir sos var.



Hemen meydandaki kapalı pazara daldık. Meyve-sebze, hediyelik eşyalar pazar düzenindeydi. Ama tek kasadan ödeme aldılar. Birkaç atıştırmalık şey ve hediyelik aldık.



Yol bizi limana çıkardı. Liman boyunca wi-fi ücretsizmiş. Gerçi limanda Turkcell de çekiyor.


Limandan sola doğru kıvrılınca kale çıktı karşımıza.


Resimdeki kapıyı geçince hemen solda bir kafeye oturduk. Frappe sipariş ettik.


Eşim, Hipokrat Meydanı'na çok yakın olduğumuzu söyledi. Hemen arkamızdaymış. 

 

Kale ve ağaçlardan görünmüyor ama bir kale kapısı daha geçince meşhur Hipokrat Ağacı karşımızda. Bu alanda Hipokrat'ın öğrencilerine ders anlattığı beyan ediliyor.





Aynı meydanda Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camii var. Altı yine dükkan.



Canlı navigasyon eşim bizi otele götürüyor. Artık biraz yüzmek istiyoruz.

 Havuz bomboş. Kitap okuyup yüzmek hepimize iyi geldi.


Akşam tekrar deniz kenarına geldik. Yol üstünde bir lokanta dikkatimizi çekti.  Oldukça da temiz görünüyor. Aklımıza yazdık.



Blue Star firması, Yunanistan'ın her limanına seferi olan pek de ekonomik bir firma. Adaları bu feribotla gezerek bir Ege turu yapmayı aklımıza not alıyoruz (Atina 12 saat ve 60 €)



Mimlediğimiz lokantaya döndük. Küçük bir aile lokantası. Belki 10 masası vardır. Adı Thalia. Sahibi bize 15 çeşit mezeyi 27 €'ya verebileceğini söyledi. Çok cazip fiyat. Tabi en zevkli tarafı bu 15 çeşidi seçmek oldu. 

 

Müslüman olduğumuzu bildiği için uygun olmayanları kendisi eledi. Kuzu haşlama, tavuklu birkaç çeşit, bebek kalamar, ahtopot, sarma, musakka, caciki, Greek Salad, fasulye pilaki, peynir çeşitleri, kabak çiçeği dolması, pilav aklıma gelenler. 

 

Mezeler büyük tabaklarda geldi. Masaya yavaş yavaş, sıcak sıcak getirdiler. Porsiyonları görünce ana yemek söylemedik. 

Sadece kızım spagetti bolonez söyledi. Yemeğin sonuna doğru birkaç çeşit de ikram olarak getirdiler. 


O masaya dair fotograflar var ama tabaklar boş:) Önce yemiş, sonra çekmişiz.


Nihayetinde bizi çok iyi ağırlayan ev sahibimiz 42 €'luk hesabı getirdi. Spagetti, içecekler ve kuver ile birlikte. 


Otelimiz çok uzakta değil. Hem yürümeye de ihtiyacımız var derken telefonum 10.000 adım müjdesini veriyor.


Sabah hemen karşımızdaki bakkaldan poğaça, kruvasan ve filtre kahve aldık. Odada kahve makinası var. Balkonda kahvaltımızı yaptık.  Planımız Terma Plajına gitmek.

 

 Dün limana inerken sağımızda kalan bir plajda oturmuştuk. Otobüs durağı o plajın olduğu yerdeymiş. 




Oteldeki tarifeden saate bakıp beklemeye başladık. 


Bizim belediye otobüsleri gibi bir otobüs geldi. Muavin teyzeye kişi başı sanırım 2 € olan ücreti ödedik.


Yolculuk yarım saat kadar sürdü. Yolun sonunda dik bir tepenin başında olduğumuzu gördük. Aşağıya kadar inmek gerekecek.



Tepedeki keçiye dikkat...







(Bu resmi internetten almış bulunuyorum)


Plajın ilginçliği şöyle: Resimdeki taşlarla ayrılan bölümde kaplıca suyu var.

Bildiğimiz kaplıca suyu. Çok sıcak ve kükürtlü. Girmek için önce sıcağa alışmak gerekiyor. Ama oradan buz gibi denize atlamak da oldukça keyifli. Bir sıcak bir soğuk derken acıktık.


Plajda tek kafe var. Sandviç, hamburger ve patates kızartması sipariş ettik. 

Bazı masadakiler oraya tamamen yerleşmiş, yüzüp tekrar oturuyorlar. O da iyi fikirmiş. 

  

Rakamı tam hatırlamıyorum ama yine düşük bir hesap geldi. Tekrar denize...





Plajda bir keçi

İnmek iyiydi de çıkması zor. Keçi de değiliz:) Otobüs saatine yakın yavaş yavaş yukarı çıktık. Tepede de bir kafe var. Orada dondurma yiyerek otobüsü bekledik. Sonra yine havuz!




Akşam üstü dışarı çıktık. Oldukça pratik hazırlanınca gün daha bitmedi. Yine meydana geldik. 

 

Sarı yeşil tabelalı Mc Donald's'ın orijinal olduğunu yazın yaptığımız Balkan gezisinden biliyoruz:) Dondurma hepimizi mutlu ediyor.


Bugün meydan biraz daha sakin.




Her taraf restoran, taverna. Bir pizzacı çok ısrar etti. Güzel de bir yere benziyor. "Yarın akşama" dedik ve doğru Thalia'ya gittik. 

 

Bu sefer temkinli davrandık. Meze çeşidini 10'a düşürdük. Birkaç da ana yemek söyledik. Yemeğe başlamadan fotoğraf çekmeyi de başardım:)



Bu ilk parti tabaklardan sonra devamı da geldi. Sarımsaklı ekmek de çok lezzetliydi. Yine yemelere doyamadık. Hesap 30 küsur € civarı geldi. 


Otelden çok memnunuz. Hüseyin Beye söyledik, bir gün daha uzattık. Aslında aynı bölgede konaklamaktan hoşlanmıyoruz. Ama araba olmayınca mecburen merkezde kalalım dedik.


Sabah yine aldığımız simit, poğaça türleri ile kahvaltı yaptık.  Çocuklar bilardo oynadılar. 

 

Otelde yaşlı bir Alman çift var. Bahçede bulmaca çözerken görüyoruz onları. Tanıştık, sohbet ettik. Birkaç yıl Antalya'da yaşamışlar. Şimdi de Türkiye'den geliyorlarmış. 

Bir aydır buradalarmış. Birkaç gün sonra arabalı feribotla Atina'ya geçip Almanya'ya döneceklermiş.


Önce limana uğrayıp yarın için yerimizi ayırttık.


Bugün şu turist trenleri ile gezinti yapmak istedik. Adanın tam ortasında bulunan tarihi kalıntıların da olduğu köye götürdüğünü biliyorduk ama o uzun turun saati değilmiş. Biz de 1 saatlik kısa tura katıldık.

 

Şehir merkezini gezdirdi. Bu arada agora kalıntılarının bulunduğu açık alanı da görmüş olduk. Ayrıca başka bir otobüs kalkış noktasını da. Yarın bize lazım olacak. 



İndiğimiz noktadan yukarı doğru çıkarak daha önce hiç görmediğimiz bir yöne doğru döndük. 






Çok uygun bir araba kiralama şirketi bulduk. Günlüğü 30 € dedi  ama çok geç. Bisiklet kiralayan çokça yer de var.

Adanın her yerinde bisiklet yolları var. Beyler iki kişilik bisikletlerden kiralayalım dediler ama ben bisiklete binmeyi bilmiyorum ki:)


Kızım klasik alışverişini yaptı. Bu arada eşim o yol üzerinde bir market arıyor. Free shop kurallarına tabi bir marketmiş. Epey bir yürüdükten sonra marketi bulduk. Tüm hediyelikleri buradan aldık. 

Aynı yolu tekrar dönmek istemiyoruz. Bizim için taksi çağırabileceklerini söylediler ama o sırada otobüs gelince atladık. Eşim haritadan otele yakın bir durak belirledi ve indik. 

Dün söz verdiğimiz pizzacıya geldik. Kapıdaki görevliye "biz geldik" dedik. 
Hepimiz pizza, kızım yine spagetti bolonez söyledi. 

Hesap %20 indirimli geldi. Kapıdaki görevlinin ikramıymış:)


Sabah çocuklar uyurken iç taraflara doğru yürüyelim dedik. İyi de yapmışız. Bir Carrefour keşfettik. Bugünkü kahvaltımız da Carrefour'dan. 


Otelde yüzdükten sonra Tigaki Plajına gideceğiz. Önce check-out saatini öğrenelim dedik. "Ne zaman isterseniz, oda müsait" dediler. 

Oteli Türk baba ve 2 oğlu işletiyor. Feribotumuz akşam 6'da. Biz valizleri bırakır, yüzer geliriz diyorduk ama bu jest de hoş oldu.

Otobüs durağını bir gün önce öğrenmiştik. Yürüyerek durağa gittik. Bunlar şehirler arası otobüsler. Kişi başı 2 €. Tigaki Plajına kadar yol biraz sürdü. 







Plaj, oldukça uzun. Karşıda Turgut Reis.


Otobüs durağı hemen plajın yanında. Artık dönüyoruz.

Ada merkezinde indik. Daha önce girmediğimiz sokaklarına daldık. Kızım yine takı alışverişi yaptı. Yine meydana yakın bir restoranda yemek yedik. 

Otele dönüp hazırlandık. Yokuş aşağı limana gidiş kolay olur deyip yürümeye başlamıştık ki; Alman komşumuz arkamızdan seslendi. "Ben bırakırım sizi" dedi. Zahmet vermek istemedik. 

İki kişi oldukları için arka koltuklarda eşyalar vardı. Israrımıza karşın koltukları boşalttı. Eşyalarımızı bagaja yerleştirdi. Bizi limanın içine kadar bıraktı. Biz de ona el salladık.

Araçla gelince check-in işlemlerinden sonra bile vakit kaldı.

Bodrum limanında bagaj kontrolü yapılmadı. Çıkışta duty free ile de ilgilenmedik. Hemen arabaya atlayıp kalabalığa kalmadan limandan çıktık.

Kale'de Shell istasyonunda güzel bir pideci var. Akşam yemeğini orada yemek istiyoruz. Sabah menemeni de güzel oluyor. Tahinli pidesi de çok güzel. 

Ama tecrübeliyiz, masaya gelen ile paket yapılan tahinli pide aynı olmamıştı. Paketteki pide daha az ballı ve cevizliydi.  Bu sefer planımız başka.

Akşam 10 gibi Kale'ye vardık. Kıymalı, kaşarlı ve tahinli pideleri söyledik. Önce kıymalılar ve kaşarlı pideler geldi. 

Tahinliyi diğerleri bitince tatlı olarak getirdiler. Biz de  "çok doyduk" deyip tahinlinin birini paket yaptırdık:)  

Tüm pideler ayrı ayrı çok lezzetliydi. Ama tahinli bir başka!

Adı geçen tahinli ballı cevizli pide:)



Notlar:
1-İyi ki Kos'a gitmişiz. 1 yıl sonra Suriyeli mültecilerin bir kısmı Kos üzerinden Avrupa'ya gitmeye çalıştılar. Büyük sıkıntılar yaşadılar. Kos'ta olaylar çıktı. 

2-Konaklama çok ucuzdu. Tatil uzun olsa daha da kalınabilirdi.

3-Yazın ada çok kalabalıkmış. Biz bu zamanını ve sakinliğini sevdik. Yazın da denenebilir. 

4-Bu gezinin maliyeti 350 € civarında oldu. Burada en önemli kalem feribot. 20 dakika süreceği beyan edilen, 1 saat süren bir yolculuk için çok pahalı. Konaklama toplam 75 €, yemekler için de 100-120 € arası diyebiliriz. Tabi bu masraflara Türkiye kısmı dahil değil. 

*Rodos gezimizle ilgili yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

*İki yıl sonra tekrar yaptığımız Kos gezisi de burada:)



2 yorum:

  1. Çok güzel ve ayrıntılı yazmışsıniz, teşekkürler, gidecek olanlara çok yardımı dokunur,kalem kalem ücretleri yazmanizda çok güzel biz memurları yakından ilgilendiriyor, ekonomik gezen aile adlı blokta benim bakmanizi tavsiye ederim.

    YanıtlaSil