26 Kasım 2018 Pazartesi

ARABAYLA KARADAĞ-MAKEDONYA (2018)



Birkaç yıldır aklımızdaydı, böyle çok gezdikten sonra sakin geçireceğimiz, yatay bir tatil için Karadağ'a gitmek. 


Çocuklar küçükken bunun için Ayvalık dolaylarına giderdik. Muhtelif yerleri gezdiğimiz tatillerden sonra orada 2 hafta sadece dinlenirdik. 


Bu yaz arabayla yaptığımız Baltık ülkeleri, İskandinavya ve dönüşte Bosna Hersek tatilimizden sonra valizler boşaltıldı (çok değil, iki kabin boyu valizimiz vardı), işler toparlandı ve iki hafta sonra tekrar yola çıktık.


Yolla ilgili bir sıkıntımız yok. Yolculuğun bizzat kendisinden de keyif alıyoruz. 


O kadar seyahatten sonra Karadağ, bizim için hemen şurası:) Aslında evimizle Karadağ'ın Bar şehri arası 1700 km. Ama bize yakın geliyor.


1. Gün:Gelibolu-Ohrid


Gece Gelibolu'da konakladık. İpsala Gümrük Kapısından çıkacağız.  Aman Allahım, ne kalabalık. Bayram tatili de yakın olunca Türkiye'den çıkmak için 1,5 saat bekledik.



İlk kapıdan girince hemen sağdaki prefabrik binada yeşil sigorta yaptırdım. Orada sıra yoktu. Demek ki herkes sigorta işini gelmeden halletmiş.


Minimum süre olan 15 günlük sigorta için 47,25 € ödedim. 


Pasaport gişelerine yakın binadan da kişi başı 15  yurt dışı çıkış pulunu aldım. Bizimkiler daha kuyrukta bekliyor.


Yunan gümrüğünden geçmemiz de 1 saat sürdü.


Yunanistan'ı direkt geçeceğiz. Yol üzerinde 6 otoban gişesi var. Toplam 12 € otoban ücreti ödemişiz.




Gişeler nakit alıyor, para bozuyor.


Tanıdık yerleri geçiyoruz. Gümülcine, Kavala, Selanik...






Kışın Bansko'ya giderken bu kavşaktan sağa dönmüştük.


Yol üzerinde duracak bir yer bulmak sorun. Bu yüzden Makedon gümrüğünü geçtikten sonra Manastır'da (Bitola) mola verdik. Bu akşam için Ohrid'den rezervasyonu da yaptık.





Manastır'ı çıkarken Manastır Askeri İdadisi'nin önünden geçtik. Manastır'a kaçıncı gelişimiz, unuttum:)


Manastır'dan sonra Resne var. Burada da Resneli Niyazi'nin Konağının önünden geçtik. 





Artık Ohrid'deyiz. Otelimiz Nasteski Guest. 33 €. Oldukça merkezi. 


Ev sahibimiz çok ilgili. Kahvelerle birlikte harita alıp geldi.


Ona Hotel Montenegro İnn'in bulunduğu caddedeki bankadan para çekeceğimizi, biraz göl kenarından gezdikten sonra Belvedere'de yemek yiyeceğimizi söyleyince bizi rahat bıraktı. Yoksa geçen ayki tatilde Plovdiv'deki abla gibi uzun uzun anlatacaktı.


Arabayı otelde bıraktık. Bankamatikten Dinar çektik.


Belvedere Restoran yine çok kalabalık. Ama masa bulduk. Cevabi köfte bizimkilerde hayal kırıklığı yarattı. Beef çorba da kalmamış.


Ama Shopska salad şahaneydi (Hesap 1440 Dinar).





Göl kenarı bayağı kalabalık. Meğerse festival varmış. Bu sene de ne festivallere denk geldik:)


Ülkelerin geçit töreninden sonra konserler başladı.







Meydanın olduğu caddede hep gittiğimiz bir tatlıcı var. Triliçeleri orada yedik.


Bu alanda da klasik müzik konseri vardı. 


Gece çok renkli ve eğlenceli geçti. Yol yorgunu olan yok mu:)




2. Gün:Ohrid-Bar


Sabah çarşıdan bürek alıp yola çıktık.


Gümrükler sakin. Makedon sınırında arabadan inerek işlem yaptırdım. 



Arnavutluk'tan en son İtalya dönüşü geçmiştik. Yollar daha bakımlı olmuş.


Bu demiryolu köprüsünü çok seviyoruz.







Arnavutluk yollarında hız sınırına dikkat etmek lazım. 


Tiran'a yaklaşırken otoban başlıyor. Ama sonra bitiyor.


Burada dizel 1.35 €.



Tiran'ın girişinde büyük bir AVM var. Mola vermek için en uygun yer burası. Marketi eskiden Carrefourdu, şimdi İntersport olmuş.


Burada internete bağlanınca Bookingten rezervasyon yaptığımız otelin rezervasyonu iptal ettiğini gördük. Vay alçak! Dur bakalım, ayarlarız bir yer, deyip devam ettik.


Ooo, Tiran çevre yolu bitmiş, süper olmuş.






Yol üstündeki şehirde Kurban Bayramı afişi asmışlar.







Bu sefer sınır tabelaları çoğalmış. Herkes kolay buluyor.


Fakat bayram tatilinden dolayı sınır çok kalabalık.


Sınıra gelmeden kuyruk başladı. Tabi Arnavutluk burası. Sıraya aldırmadan basıp geçenlerin başına ne geldiğini az sonra gördük. Polis hepsine tek tek ceza yazıp geri gönderdi.





Sınırı 1 saatte geçtik. Artık Karadağ'dayız. Bundan sonra çok yolumuz yok ama işte buralarda km çok bir şey ifade etmiyor.





Yolun bundan sonra çok dar olduğunu hatırlıyoruz. 




Hala öyleymiş:)


Bar'a doğru giderken Dobra Voda'da eşimin aklında bir otel var: Hotel Maslina. Otel güzel, denize bakıyor, havuzu da var ama eğimli bir arsada. Çokça merdiven inip çıkmak gerekiyor. Bu yüzden uzun süreli konaklama için buradan vazgeçtik.


Bu arada Dobra Voda, "iyi su" demek.


Bar'daki otelimize yerleşip plaja bakan B B Restorana gittik. 4 yıl önceki Balkan gezimizde burada çok güzel cevabiler yemiştik.


Her şey aynı, garson bile:)





Hesap 22 €. 

Bugünlük bu kadar.


Ev sahibimiz dizilerden öğrendiği Türkçe ile hoş sohbet. 


3. Gün:Bar-Utjeha


Sabah Bookingten mail geldi.  Rezervasyonumuzu iptal eden Apartman Montenegro hakkında bilgi istediler. İptal mailini onlara ilettik. Şimdi onlar düşünsün:)


Sahile doğru yanyana 2 market var. Franca ve Contro. Amaç Karadağ'ın meşhur kurutulmuş etlerinden almak.





Kahvaltı için börek da alıp Dobra Voda'ya gittik. Buralarada her yer yakın, malum. Dobra Voda Plajında yüzdük.


Bu gece Utjeha'da bir otelde rezervasyonumuz var. Bulmak sorun olmadı ama resimdeki oda ile gördüğümüz odadaki yatak sayısı aynısı değil. İtiraz ettik tabi. Ev sahibi ve oğlu ile anlaşmak mümkün olmadı. Zaten o oda, uzun kalmaya da uygun değil. 


"Bir dakika" deyip, kayboldular. Az sonra bir Türkle birlikte geldiler. Anlaşamayınca Türk komşularını çağırmışlar:)


Aramızda tercümanlık yapan Mustafa Beyin üstün gayretleri ile anlaştık. Üst kattaki dubleks daire boşmuş. Daha pahalı tabi ama gezdik, süper. Rezervasyonu 4 gün daha uzattık ve yerleştik.


Evimiz (3+1) hem Karadağ'ın sahil ana yoluna bakıyor,




Hem de sahile...





Önce Mustafa Beylerin gittiği minik plaja gittik. O plajı sadece yazlıkçılar biliyormuş. Herkes yürüyerek gidiyordu ama biz arabayla gittik.


Orada biraz yüzdükten sonra Rock Beach'e gittik.  Yine çok yakın. Marketler de hemen yol üstünde.


Plajlar taşlı, anlaşıldı. Deniz ayakkabısı aldık, rahat ettik. 


Yemek için Dobra Voda'da Lanna Restorana gittik. Cevabi ve pizzalar güzeldi.


Bu yazıyı yazarken en büyük sıkıntım fotoğraf azlığı.


Şimdi kafa tatili yapacağız dedik ya, beyler pek fotoğraf çekmemişler. Bakıyorum, fotoğraf makinası da bagajdan bir gün çıkmış. 


Benim telefonun kamerasını değiştirmiştim, pek sağlıklı değildi. Bir de geçen ay Helsinki'de düşürüp iyice kırdım. Dolayısı ile fotoğraf bulmakta zorlanıyorum:)


4. Gün:Utjeha


Kahvaltıdan sonra Rock Beache gittik. Park yeri bulmak sorun olmadı. 


Kumsalı taşlık. 




Döndük, dolaştık hep bu plaja geldik. 


Burada da bir cevabici bulduk. Öğlen yemeğini burada yedik.


Eşim bölgedeki tüm plajları öğrenmiş. Öğleden sonra onlardan birine baktık ama yüzmek için çocuklar yine Rock Plajı tercih ettiler.


Akşam yemeğinden sonra Stari Bar'a gitmeye karar verdik (14 km).


Stari Bar, Bar'ın Old Town'u, eski şehri.  Sahilden 3-4 km içeride. 


Hemen girişte cami var.






Buralarda Müslüman nüfusu oldukça fazla.


Caminin hemen karşısında da kalenin giriş kapısı var.






Giriş şimdi kapandı dediler, gezemedik.







Park sorun olmadı. karşıda kalenin surları devam ediyor.


Kale, 9. yüzyıldan kalma. Zaman içinde çok hasar görmüş. Ara sokaklarını arabayla gezdik. Manevra yapmanın çok zor olduğu daracık sokaklardı.


Stari Bar'ın merkezi malum turistik. Hediyelik eşya dükkanları var.





Yukarılara doğru yürüdük, yağmur yağıyor.







Bar'da bir de Old Olive Tree var: Yaşlı zeytin ağacı. 2000 yaşında olduğu söyleniyor. Oraya da oldukça yakınız.


Zeytin ağacı bir parkın içinde. kapısı kapalı olunca giremedik. 


Ama oralı gençler bizim için kapıyı açtılar.


Bu ağaca burada Stara Maslina deniyor.


Bar'ın çıkışına doğru güzel büyük bir market var: Voli Hiper Market. Oradan da kurutulmuş et ve tatlı alıp eve döndük.

Kurutulmuş et bana pek hitap etmedi. Çok güçlü aromaları var. Tam da bu sebeple beyler de bayıldılar.


5. Gün:Utjeha


Bugün Kurban Bayramı. Eşim en yakın caminin yakındaki bir köyde olduğunu daha önceden tespit etmişti: Künje (Künye) Köyü.




O köy, meğerse ev sahibimiz Esat Beyin köyüymüş. Komşumuz Mustafa Bey de oraya gelmiş.





Bayram namazının ardından köyü gezmişler. Mezar ziyareti yapmışlar.




Esat Beyin bahçesine gitmişler. Orada da 1000 yaşının üzerinde zeytin ağacı varmış.





Köyün manzarası muhteşemmiş.






Kahvaltıdan sonra Esat Beyler tatlı yemeğe çağırdılar. Eşi Türk sitelerinden öğrendiği tatlıları yapmış.






Bu fotoğrafı anneme göndermek için çektim. Bayram tatlısı yediğimizi görüp mutlu olsun:) Kurbanımızın kesildiği haberini de aldık. Kahveden sonra Esat Beyler de kurban kesmeye gittiler.


Bugün hem öğleden önce hem öğleden sonra Rock Beache gittik.


Bayram tatili dolayısıyla kalabalıktı.








Hayat ne kadar sakin akıyor...


6. Gün:Utjeha


Bugün öğleden sonraya kadar tembellik yaptık.  Eşim Valdanos Plajını merak ediyor, oraya gitmeye karar verdik. Yoksa biz ne bilelim Valdanos'u:)


Ulcinj'e giderken yoldan biraz içeri girdik. Gizli bir yerde. Bilmeyenlerin bulması çok zor. Ama çok meşhur zaten.


Seyir terasından manzara böyle:








Plaj çok kalabalık.








Çocuklar burada yüzmek istemeyince Ulcinj Velika Plaja (Büyük plaj) gitmeye karar verdik.


Her yer birbirine yakın dedim ya, Ulcinj de Utjeha'ya 14 km uzaklıkta. Ama yol 2 şeritli ve kalabalık olunca uzun sürüyor. 


Ulcinj'e son geldiğimizde kalacak yer sorunu olmuştu ve biz İşkodra'ya devam etmek zorunda kalmıştık. Şimdi bu kötü anıları silmek istiyoruz.


Velika Plaza, 16 km uzunluğunda incecik kumlu, hemen derinleşmediği için top oynamaya uygun şahane bir plaj.





Plaja farklı noktalardan giriş mümkün. Biz daha önce girdiğimiz noktadan giriş yaptık. Restoranların yoğun olduğunu bildiğimiz bir lokasyon çünkü.


Çocuklar denizden çıkmak bilmediler.


Yemek yiyip dönüş yoluna geçtik ama ne kalabalık. Kurban Bayramı dolayısıyla özellikle Arnavutlar hep burada. Sınıra çok yakın zaten. Ayrıca Sırplar da var. 14 km bazen çok uzun olabiliyor.






Gün bitiyor artık. Akşam yan dairede kalan Esat Beyler yine davet ettiler. Mustafa Bey tercümanlığa devam:)


7. Gün:Utjeha


Biz Ulcinj'i çok sevdik. Kahvaltıdan sonra yola çıktık. 


Yine Velika Plajında hunharca yüzdük.


Öğle yemeğini yol boyunca devam eden restoranların birinde, Calanda'da yedik. Cevabili set menü güzeldi. 





Akşama kadar plajda kaldıktan sonra eve döndük.







8. Gün:Utjeha-Ulcinj


Bugün Utjeha'dan ayrılıyoruz. artık. Biraz da Ulcinj de kalmak istiyoruz.


Sabah sahile giden yoldaki fırından bir tepsi börek aldık (3 €).


Kahvaltıdan sonra herkesle vedalaşıp yola çıktık.


Otelden önce Velika plajında yüzdük. 



Otele yerleşip tekrar plaja geldik.


Aquuarello'da pizza ve cevabi yiyip dolaşmaya çıktık.


Sahilin çok uzun olduğunu söylemiştim. Sınıra doğru gidince Ada Bojana var. Girişi çok güzel.





Bu köprüden geçilince başka bir dünya başlıyor. Biraz daha ileride de çıplaklar kampı varmış. 

9. Gün:Ulcinj


Sabahları çorba çıkaran bir restorandan gulaş çorbası ile kahvaltı yaptık.


Öğlene kadar Ulcinj'de gezdik.


Turistik bölgesi dışında şehir merkezini dolaştık. 


Burada bulduğumuz Papillon Pizzariada yemek yedik.





Restoranın yanında bir telefoncu vardı. 





Vitrindeki telefonlar bizim için eski modeldi. Ama iş yapıyordu yine de.


Kaç gündür plajda yüzerken ileride kite surf yapanları görüyorduk.


Biraz yüzdükten sonra o tarafa doğru arabayla gittik.


Saat itibariyle artık denizden çıkıyorlardı.


Plajın bu tarafında ilginç olan kumsalın enine olan uzunluğu. Yaklaşık 100 metre boyunca içeriye doğru tamamen kum.






Burası da çok güzelmiş.





Bu yolun başlangıç kısmında da lüks bungalovlardan oluşan bir tatil köyü var. Sorduk, yer yokmuş.


Biz genelde Ulcinj'e Bar tarafından girilen cadde boyunca düz ilerlemiştik. Bu akşam aynı yönde bu sefer sağa dönerek ilerledik. Burada da başka bir hayat varmış.


Bu caddede Restoran Kalimera'ya oturduk. Beyler balık çorbası içmek istedikleri için burayı tercih ettiler. Ulcinj yemek anlamında da çok hesaplı bir yer.


Fotoğraf derseniz, yok:)


10. Gün:Ulcinj-Ohrid




Ohrid'e gitmek üzere 6.30'da yola çıktık. Erken hareket etmemizin sebebi Kurban bayramı trafiği. Karadağ-Arnavutluk arasında bayramda inanılmaz bir insan değiş tokuşu yaşanıyor.


Dün gezdiğimiz gerçek şehir merkezindeki bir fırından bürek aldık. 


Bu güzergahta en heyecanlı bölüm, sınıra kadar olan bölüm.





Km olarak kısa ama hakkını veriyor:)


Tünellerle yolu rahatlatmaya çalışmışlar.




Yollarda hep bi çalışma. Eee, Avrupa Birliği kapıda. 

Bu arada Karadağ'da 15 Türk firması, buradan ev almak, burada çalışmak, iş kurmak isteyenler için danışmanlık hizmeti veriyorlarmış.


Bizim tarafta gümrük kapısı boş. Ama karşı yön çok kalabalık.


Ama adı geçen trafikten dolayı Tiran'ı 2,5 saattte geçebildik.


Kendimizi Tiran çıkışındaki büyük alışveriş merkezi İntersporta zor attık. 


Navigasyon Elbasan'ın içinden bir rota çizdi.





Trafikte bir sorun yaşamadık. Sakin kullanıyorlar. Zaten her yerde polis noktası var. Hız yapmak mümkün değil. Arnavutluk yollarında en büyük sıkıntıyı bu açıdan yaşadık. 


Bugün gideceğimiz yol hepi topu 268 km. Gümrüklerde de oyalanmadık. Ama yine de mola ile birlikte 5,5 saat sürdü. Buralar hep böyle:)


En sevdiğimiz köprüyü geçtik.






Arnavutluk-Makedon sınırı için bir dağın tepesine doğru çıkmak gerekiyor. Sınırı tepeye kurmuşlar.







İki sınırı 6-7 dakikada geçtik. Ondan sonra Ohrid Gölü görünüyor zaten.


12'de Ohrid'deyiz.


Ohrid son yıllarda çok popüler olunca belediyesi uyandı. Önce her yere park etmek mümkündü. Şimdi sokak aralarını bile ücretli park yeri yapmışlar. Üstelik park yeri bulmak da çok zor.


Bu nedenle çok merkezde bir otel seçtik. Gölün en popüler caddesindeyiz. Arabayı çıkarmaya bile gerek yok.


Otele yerleşip hemen ilerideki Türk sokağına gittik. Burada bir restoranda klasik cevabi yemeye niyetlendik. Köfteler yanık geldi, geri gönderdik. Yenisi pişirdiler (460 Dinar). Turizm her yeri bozuyor.


St. Naum'a doğru çok güzel bir plaj var:Golden Beach. Hep orayı tercih ediyoruz. Restoran, kafe, havuz, her şey var.







Karşısı Ohrid merkezi. Soldaki kale.


Akşam yemeği için restoran belirleme işini oğluma bıraktık. Belvedere Restoranı istemedi. Çünkü geçen hafta çok beğenmemiştik.


Kalenin altındaki restoranlara gidelim, dedi.


Aslında çok yakın ama yine de tarif ediyorum:




Meydandaki büyük bayraktan sağa dönüp hediyelik eşya dükkanlarını geç. 







Bu kilisenin solundan sahile doğru in.




Gölün üzerindeki bu tahta iskelede ilerle.





Ayağın toprağa bastı. Yukarıdaki restoranı geç.




Dar sokağı geç. Sağda üstte köpek havlayacak. Korkma, bağlı. Geçen seneden tanıyoruz:)


Burada göle nazır iki restoran var. İlki Kanaviçe, yerel mutfaktan yemekler sunuyor. Yanındaki Kaneo'da dünya mutfakları var. Geçen yıl ikisini de deneyimlemiştik, ikisi de çok başarılıydı. 


Merkezdeki restoranlara göre hizmet kalitesi daha yüksek yerler.


Oğlum Kaneo'yu tercih etti. Canlı müzik de var.





Şu salataya bayılıyorum. Bu da balık çorbası herhalde:)





Beyler deniz ürünleri tercih ederken biz hanımlar İtalyan mutfağı tercih ettik (Hesap 1500 Dinar).


Aynı yoldan geri dönerek merkezdeki her zamanki pastanede triliçe yedik. 


Ve kapanış...


11. Gün:Ohrid-İpsala


Sabah 7'de yola çıktık. Kahvaltı, her zamanki gibi Bitola'da.


Ohrid- Manastır (Bitola) arası 68 km. Yol fena değil. Resne'den de geçiyor.


Manastır'da Manastır Askeri Lisesinin başladığı Şirok Sokaktayız.


Çok yağmurlu bir sabah. Önce börekle kahvaltı yaptık.





Sonra kahve için bir kafeye oturduk. Tüm kafe ve pastaneler dolu. Burada buna hep şaşırıyoruz. Bitola halkı sabahtan dışarıda.


Sınırdan önceki son markette Dinarları bitirip Yunanistan'a girdik. 


Artık otoban. Otoban gişelerinde toplamda 12 € ödedik.


Türkiye'ye yaklaştık.






Yunan sınırından kolayca geçip Duty Freeye girdik. Son hediyelikler de buradan. 


Yunan sınırını geçince bu köprü var.





Bu köprüyü de çok seviyoruz.






Bizim sınırda tek gişe açıktı. Bir saatte geçtik.  Sırada genellikle gurbetçiler vardı. 


Bugün Karacabey'de konaklamayı düşünüyoruz. 


Yarın da evimize doğru...





*Bu tatilimizde 3821 km yol yapmışız.


*Harcadığımız parayı hesaplamamışız. Kabaca bir hesap yaparsak yazarım.