Oğlumuzu ziyaret etmek için çıktığımız yolculukta akşam Edirne'de konakladık. Sabah erken çıkmaya çalıştık ama mesai değişimine denk geldik. Daha önceki çıkışlarımızda yeşil sigortayı yapan acenta, muhtelif yerlerdeydi. Bazen içeride, bazen dışarıda. Bu sefer de yanılmayalım diye ilk gişede sordum, "yeşil sigortayı ne yapacaksın abla, Bulgaristan istiyor, orada yaptırırsınız" cevabını aldım.
Mecburen pasaport kontrolünden geçip sınırdan girdik veee
Sigortacının dışarıda olduğunu öğrendik.
Nöbet değişiminin bitmesini bekledik, eşim bir döner kapıdan dışarı alındı, işlemleri yaptırıp geldi.
Bir saat süren bu süreç sonunda Bulgar sınırına geldik ama biz kış saati uygulamadığımız için bu sefer Bulgaristan'da saat 8 ve nöbet değişim saatiydi:) Yarım saat de ilk sıradaki araba olarak bekledik. Hayırlısı...
Bulgar sınırından geçince hemen elektronik vigneti aldık ve devam ettik.
Aşağıdaki fotoğraf Sırp sınırından.
Sınırı geçince tünel ve ve viyadükler başlıyor. İki tünel arasında hız sınırı 80 km imiş. Bizi az ileride polis durdurdu ve hız cezası kesti.
Cezayı geri dönüp sınırda ödeyecekmişiz. Eşim, "burada ödeyelim" dedi. Kabul etmediler. Mecbur geri döndük.
O sırada Alman plakalı bir aracı daha durdurdular. Aynı araçla ilerideki Türk restoranında karşılaştık. Gurbetçi vatandaşlarımızdan imişler. Onların cezasını biraz fazla olarak elden almışlar.
Herhalde yeşil pasaportumuz olduğu için bizden elden para almadılar, diye tahmin yürüttük.
Yukarıda fotoğraf Belgrad merkezden. Tuna ve sava Nehirlerinin birleştiği yerdeki köprüyü geçince bu minik benzin istasyonu, bizim yol işaretlerimizden.
Akşam Zagreb'te konakladık. Aslında Belgrad biraz erken, Zagreb de biraz geç olacaktı ama arada başka konaklama ihtimali yok. Sabahki 1 saatlik gecikmeden dolayı Zagreb'e de geç vardık. Eşim yola yakın bir noktada otel seçtiği için rahat ettik. Hemen giriş yapıp yemek yemeğe gittik.
Yine Slovenya'nın kırsalı da oldukça güzel bir seyir sunuyor.
Adını bakmadan yazamadığım Ljubljana'yı daha önce gezmiş ve çok beğenmiştik.
İtalya'ya girişte sınır yok. Bu tabeladan sonra İtalya.
Venedik, Verona geçip öğlen sularında Brescia'ya vardık.
Küçük bir öğrenci kenti. Yabancı da çok. Caddede restoran ve manav-bakkal, genelde Pakistanlı, Hindistanlıydı. Birinde yemek yiyip biraz dolaştık.
Eşim akşam için Lovere şehrinden bir otel bulmuş. Lovere Gölünün kenarındaymış. Hiç duymadım:)
Yol yorgunu olunca yemeği otele söyledik.
Sabah odanın perdesini açınca manzara şöyleydi:
Otelin olduğu cadde böyleydi:
Duomo Katedrali için uzun bir kuyruk vardı ama biz hiç o işlere girmedik.
Çünkü eşim akşam için bize bir sürpriz hazırlamış. Milano'da konaklamadan devam edeceğiz.
Katedralin hemen yanında Galleria Vittorio Emanuele var. 1800lerde yapılan bu merkezi tavanından tanımak mümkün.
4 tarafını da gezdik. Oğlumuz Ferrari'nin mağazasından alışveriş yaptı.
Milano kanal kenarında uzayıp giden pazarı ile de çok güzeldi. Bir dahaki sefere deyip Como'ya doğru devam ettik.
Daha önceki İtalya tatilimizde Venedik'ten Bolonga, Florensa, Pisa, Roma yapmıştık. Buralara ilk defa geliyoruz.
Evet, eşimin sürprizi İsviçre'ymiş. Daha önce İsviçre'nin 4 bir tarafından geçmiş ama hiç gitmek kısmet olmamıştı.
İsviçre sınırı aşağıda. Arabalar yavaşlayarak tek tek geçiyor, o kadar. Gümrük falan yok. Ama geçer geçmez yıllık vignet almak lazım. Sanırım 40 € idi. Başka bir zaman dilimi için yapmamışlar.
İsviçre'ye geçince otobanlar üstü kapandı:) Aslında iyi de oldu. Yağmur vardı çünkü.
Eşim bize Lugano Gölü kenarında bir residanstan yer ayarlamış. Muhteşem insan!
Ev sahibiyle telefonla irtibat kurduk. Posta kutusundaki minik bir kutunun şifresini söyleyince içinden dairenin ve otoparkın anahtarları çıktı.
Genelde yazlık olarak kullanıldığından site oldukça sakindi. 1+1 şeklindeki evimiz tam donanımlıydı.
Mutfağı da dolabın içine gizlemişler.
Balkondan gölü izlemek çok güzeldi.
Lugano'da yazlıkçı gibi takıldık. Gezdik, alışveriş yaptık, festivale katıldık. Bir gün Como'ya gidip gezdik.
Tabi sıcağı sıcağına yazmayınca bazı ayrıntıları ve tarih sıralamasını unuttum. Eskiden not alırdım. bu sefer almamışım da. Üstelik bu yazıya başladıktan sonra bir tatil daha yaptık geldik. Dolayısıyla gün mefhumundan ari olarak 4 günlük İsviçre ayağından toplu bahsedeceğim:)
Eşim yine daha önceden hazırlıklı olarak bizi bir Türk restoranına götürdü. Türk yemeklerini özleyen oğlumuza sürpriz yapmak istemiş.
Nitekim restoranda tüm müthiş Türk yemekleri vardı.
Ev sahibimiz üstüne baklava ve çayı ikram etti sağ olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder